Tanburacı'dan Kalli röportajı
Sporx'in sevilen yazarlarından Osman Tanburacı, Galatasaray'ın tartışmalı adamı Kalli ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. İşte Osman Tanburacı'nın izlenimleri ve Kalli'nin söyledikleri...
Galatasaray bi ton para kaybetti...
Son 8 senede öyle hatalar yaptı ki Galatasaray kasası kuruşa muhtaç kaldı!
Nerede çuvalla para verilen Felipeler, Pintolar, İliçler, İnamotolar?
Kaçan Ribery’ler?
Hala onların cezası çekiliyor!
İyi yönetemezsen işte böyle kan kusarsın!
Kasan tam takır kalır.
Tüyen tüyer cezasını Polat çeker! Paran yoksa yancıkta aklın kalır geçmişte...
Bunları geçelim;
Bugüne, Lincoln’e gelelim...
O da başka bir dert!
Ya almayacaksın ya aldın mı oynatmayı becereceksin...
İkisi de hata olarak kabul edilirse; Lincoln’ü kim almışsa Lincoln'ü ona taşıtacaksın.
Malum; iti öldürene sürükletirler!
Taraftar bana binlerce mail atıyor yolda çevirip soruyor;
‘Osman Ağabey söyle kim geliyor, kim gidiyor...’
E söyledim...
11 oyuncu gidecek dedim...
Bülent Korkmaz’ın gelişi hataydı, sezon biter Korkmaz gider... Belki de bir yabancı hocanın altına verilir ama bunu da Bülent Korkmaz kabul etmez, dedim...
Fatih Terim hiç olmaz dedim...
Hoca için; kimse bir şey bilmezken Co Adriaanse dedim... Sonra Schuster için çekimser kaldım... Paul Le Guen, Alain Perin... Laudrup, Rijkaard... Gerard Houllier...
Her kafadan bir ses çıktı...
Adnan Polat bana Daum bile dedi ama fikrimi söyleyip kenara çekildim...
Daum olmaz dedim... Olmamalı. Yıllar yılı Türkiye’de takım çalıştırmasına rağmen tek kelime bile Türkçe konuşmayan Daum, seremonilerde İstiklal marşımızı söylüyor gözükürse ben o adama güvenmem dedim... Türkçe bilmiyor ama milli marşımızı söylüyor! Tam bir eyyamcı, Türk’ün nabzını iyi tutan bir kurnaz adam. Daum’la günlük yaşarsın sayın başkan. Siz geleceğin takımını kuruyorsunuz Daum uymaz, dedim...
Kenara çekildim...
Adnan Polat ne yapar bilemem. Başkan o...
Dört yabancı gelir; kaleci, golcü forvet, sağ açık bir de Hakan Balta’nın sağ bek için klonlanmışı alınacak, dedim...
Şimdi bir de defansın göbeği için isim gerekti...
Bunları kısmen biliyorum ama Galatasaraylı yöneticilere saygımdan ve de Adnan Başkan’ın bana karşı duyduğu güveni sarsmamak için transfer kesinlik kazanmadan şimdilik ‘rümuzlarla’ konuşuyorum...
Bekleyin Galatasaray en iyisini yapacak.
Bu kez Adnan Polat işe el koydu...
Görev bölümünü yaptı.
Bugün yazılanların hepsi birer ihtimal...
Leo Franco ve Mustafa Sarp’ın dışında garantisi olan yok!
Transfer bilgileri için bu kadar...
Beni bilirsiniz, transferle ilgili somut bir şey yoksa susarım. Öyle her gün sizlere transfer haberleri vereceğim diye de palavra atamam. Atmam! Attırmayın!...
Şahsi kanaatim de o ki; Seyrantepe bekleniyor
Galatasaray Seyrantepe’yle birlikte atağa kalkacak. Önümüzdeki sezon yeniden yapılanmanın temel taşları yine alt yapıdan başlayacak, yatay ve sağlıklı geçiş yapılacak. Pahalı transfer olmayacak! Heves Seyrantepe’nin bitimine saklanacak... Bombalar o zaman patlayacak. Bu sene gelecek senenin alt yapısı hazırlanacak.
Kalli’yle, gstv’de beraberdim işte izlenimlerim
Galatasaray bundan sonra Dijitürk 75. kanaldan yayın yapacak. İlk yayın da bu gece 21.30’da...
Çekimi yaptık bile...
Ben, Bahri Havadır, Ahmet Çakır ve de GStv Spor Müdürü Hasan Tankaya...
Kalli’ye çeşitli sorular sorduk. Hep isim vermeden kaçamak cevaplar verdi.
Yanlış anlamayın gevelemedi. İsim vererek konuşmak istemedi hatta programın bir yerinde; ben kaçmıyorum ki... Hep olacağım ama şu an görevde son günlerim. Görevim bitsin o zaman net konuşurum. Şimdi yakışık almaz, dedi... Ama üstü örtülü de olsa her şeyi, her açmazı söyledi.
Ben kendime göre çok şeyler çıkardım.
Kalli çok zeki bir adam...
İşte anladıklarım;
Kalli gitti ama her zaman gelip durumu kontrol edecek...
Kalli ömrünü futbola vermiş bir bilge kişi...
Ondan faydalanmak gerek.
Adnan Polat da onu yapıyor.
Kayseri’de Başkan Adnan Polat’a da sormuştum.
Hoca olarak kimi alacaksınız? Cevabı netti;
Ah dedi ahh... Kalli’nin gencini bir bulabilsem...
Önceki gün de Kalli’ye sordum;
Kal gitme Herr Kalli dedim. Cevap netti;
Karım istemiyor...
Kalli’ye;
Peki bu sene Galatasaray transferde neler yapmalı diye sordum;
‘Sorumlusu ben değilim... Karışamam ama ben raporu Adnan Bey’e verdim... Geçen seneki 2008 ajandasının sonunda neler olması gerektiğini yazdım. O ajanda Polat’ta duruyor...’
Anladım ki bu senenin özetinde kabahat Kalli’nin değil!
Adam kimseyi, ele vermek istemedi... Çok dengeli ve ‘suçlamasız’ konuştu... Vermek istediği mesaj şuydu;
‘Ben 1992-93’te de Galatasaray’daydım ama o zaman güçlü bir kadro ve yönetim vardı. Şampiyon olduk ve 2000’e uzanan UEFA Kupası yolunda ilk temelleri attık. Galatasaray’da çok şey bozulmuş... Bir an önce Florya’nın ve kulüp içi yönetimin düzeltilmesi gerek. Bunu yapacak olan da Adnan Polat’tır.’
Kalli’nin teşhisi bu!
Şöyle devam etti Kalli...
‘O zaman Adnan Polat futboldan sorumlu yöneticiydi, şimdi Başkan. Bunu da başaracak ama deneyim kazanması gerek...’
‘Adnan Polat Florya’da mutlaka iş bölümü yapmalı. Zira bugün Galatasaray’da tam beş teknik direktör var...’
(Kalli burada teknik direktörleri değil onun işine karışanları kastediyor...)
‘Geçen sezon Adnan Polat’la fikir ayrılığına düştük! Benden habersiz futbolcularla toplantı yaptı, artık ondan sonra Florya’da bir an bile duramazdım! Adnan Polat benim sadece başkanım değil aynı zamanda dostum. Yanlış yaptın dedim ve gittim. Benim otoritem sarsılırsa artık orada durmam çünkü faydalı olamam...
Ancak; bu yıl Skibbe’nin yardımcıları Skibbe’nin haberi olmadan gönderildi... Skibbe ‘gık’ demedi. Bu bir karakter meselesi... Ben kalmazdım... Skibbe yumuşak huylu ama olan Galatasaray’a oldu. Sonuç ortada.... Bir yerde disiplin olmazsa hiçbir başarı olmaz. Galatasaray önce bunu çözmeli... Ben geçen sene bırakıp gitmeseydim Galatasaray şampiyon olamazdı...’
Kalli’ye sordum; Skibbe alınırken size sordular mı?
Cevabı kesindi;
Nayn! (nein, hayır)
Bunlar ince sözler hep satır aralarından yakaladım...
Devam ediyor Kalli ve bu kez soruyu o bize soruyor;
‘Şimdi ben size soruyorum; geçen senenin şampiyon takımı ne oldu da bu hallere düştü? Takviye de yapıldı... O zaman gerçek ortada. Galatasaray’da görev bölümü ve disiplin yok! Para benim sorunum değil... Ekonomik krizden dolayı başarısızlık olmaz! Başka hatalarla şampiyonluk kaçar! Soruyorum işte; şampiyon takım nereye gitti?’
Bu sorunun cevabını da Kalli’ye yönelttiğim sorularla şöyle verdirdim...
‘Ben önceki sene takımdan kimlerin gitmesi gerektiğini bir rapor halinde Adnan Polat’a sundum... Ancak gittiğim için alınanlardan da haberim olmadı. Beş tane solaçık alınmış... Arda’nın günahı ne? Gerekli yerlere de kimse alınmamış! Böyle transfer olmaz! İkinci kez geldiğimde ateş bacayı sarmıştı... Skibbe’yle ve Korkmaz’la çok konuştum, olması gerekenleri söyledim ama asla işlerine karışmadım. Çalışma şekillerine, yönetim tarzlarına ve kadro kuruşlarına asla karışmadım. Konumum o değildi ki... Ben Adnan Polat’ın istemiyle ikinci kez ‘Teknik Danışman’ olarak geldim. Teknik danışmanlık şemsiyesi altında şunlar vardı; Alt yapının tekrar düzenlenmesi. Galatasaray Futbol Akademisi’nin kurulması ve bilhassa yabancı transferlerdeki gözlemlerim... Avrupa maçları öncesi incelemeler...’
Kalli coştu ve anlattıkça anlattı...
Florya’da görev bölümü şart!
Kaleci istedim ama bu De Sanctis değildi...
Lincoln’ü asla istemedim...
İstediklerim alınmadı ama bunu sorun etmem. İstemek benim hakkım, finansal güç yönetimin takdiri. Bütçe yoksa futbolcunun iyisi de yok ama disiplin her futbolcu için var.
Sabri benim için bitmiştir. Yapabilirlik gücü var ama söz dinlemiyor... Galatasaray’a uymaz!
Gönderilecekler listesinde Hakan Şükür yoktu...
Ümit Karan var mıydı;
-Evet,
Hasan Şaş var mıydı?
-Evet.
Necati?
Evet...
Hakan Şükür ve Lincoln’ü Beşiktaş maçı öncesi kadro dışı bıraktım, gerçek sebebi doğru açıklanmadı...
Bende önce disiplin gelir.
Hakan Şükür sabah kahvaltısında kızını doyuruyordu... Asla böyle bir şeye tahammül edemem. Bizim önemli bir maçımız var, Florya ciddi bir yer. Çoluk çocuk olmaz...
Lincoln’ün arkadaşları da gece yarısına kadar orada...
O-la-maz...
Kewell’ı ben almazdım... Sorunlu. Randımanı düşük... Fizyoterapistini beraberinde getiriyor. Asla kabul edemem. Florya’da sağlık ekibi var.
Ya herkes ben de fizyoterapistimi kendim getireceğim derse ne olacak?
Nitekim Lincoln de getirmek istedi...
Olmaz dedim... İşler karıştı.
Florya’nın ciddiyeti kaçtı!
Yöneticiler soyunma odasına giremez.
Bir keresinde Polat ve Üstünel geldiler derhal uyardım... O oldu...
Tabii ki Polat ve yöneticiler benimle konuşup tartışacaklar ama bunu yeri ve zamanı bellidir.
Kalli, Federasyondan da şikayetçi...
Bir ülkede futbolu federasyon yönetir... Federasyon Galatasaray’a haksızlık etti. Konya maçı hava muhalefeti yüzünden erteleniyorsa bir ertesi güne bırakılmaz! Böyle şey görmedim. Bir başka haftaya ertelenir. Çünkü Galatasaray’ın iki gün sonra Leverkusen maçı vardı... Futbol böyle yönetilmez!...
Sıvas sahasında da kışın futbol oynanmaz!
Almanya’da asla böyle yönetim olmaz!
Sakatlıklar da çok oluyor o zaman...
Galatasaraylı futbolcular hiç durmadan maç ediyor, milli takımı da Galatasaray besliyor, ligin devre arası da tartışılmalı...
Sorun çok...
Kalli’ye Kalli ne demek diye de sordum;
-Bu takma adın hayatı boyunca kendisine çok uğurlu geldiğini söyledi...
Bu hararetli söyleşiyi bu gece Dijitürk Kanal 75’te izleyiniz...
Transfer notları
Daha doğrusu benim tavsiyelerim;
Futbolcular
Oguchi Onjewu 1982 doğumlu, Nijerya asıllı Amerikalı futbolcu. Stoper. Oynadığı kulüpler Metz, 2007 Newcastle (kiralık) şu an Belçika şampiyonu Standard Liege ve bedelsiz serbest.
Steven Defour 1988 doğumlu Belçikalı milli futbolcu, 19 yaşında Altın Ayakkabı Ödüllü forvet, Standard Liege’de. Atletico Madrid, Marseille ve Middlesbrough’nun transfer listesinde. (4-5milyon euro civarında)
Espinoza 1982 doğumlu Ekvatorlu kaleci, (bedelsiz serbest)
Teknik direktörler
Co Adriaanse, AZ Alkmaar’ı yaratan adam... Alt yapıya düşkün ve de çok başarılı.
Lazslo Bölöni, Belcika şampiyonu Standard Liege’in hocası. Lucescu’nun kopyası, sıradan bir takımla Everton’a, Liverpool’a kök söktürdü
Sporx'in sevilen yazarlarından Osman Tanburacı, Galatasaray'ın tartışmalı adamı Kalli ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdi. İşte Osman Tanburacı'nın izlenimleri ve Kalli'nin söyledikleri...
Galatasaray bi ton para kaybetti...
Son 8 senede öyle hatalar yaptı ki Galatasaray kasası kuruşa muhtaç kaldı!
Nerede çuvalla para verilen Felipeler, Pintolar, İliçler, İnamotolar?
Kaçan Ribery’ler?
Hala onların cezası çekiliyor!
İyi yönetemezsen işte böyle kan kusarsın!
Kasan tam takır kalır.
Tüyen tüyer cezasını Polat çeker! Paran yoksa yancıkta aklın kalır geçmişte...
Bunları geçelim;
Bugüne, Lincoln’e gelelim...
O da başka bir dert!
Ya almayacaksın ya aldın mı oynatmayı becereceksin...
İkisi de hata olarak kabul edilirse; Lincoln’ü kim almışsa Lincoln'ü ona taşıtacaksın.
Malum; iti öldürene sürükletirler!
Taraftar bana binlerce mail atıyor yolda çevirip soruyor;
‘Osman Ağabey söyle kim geliyor, kim gidiyor...’
E söyledim...
11 oyuncu gidecek dedim...
Bülent Korkmaz’ın gelişi hataydı, sezon biter Korkmaz gider... Belki de bir yabancı hocanın altına verilir ama bunu da Bülent Korkmaz kabul etmez, dedim...
Fatih Terim hiç olmaz dedim...
Hoca için; kimse bir şey bilmezken Co Adriaanse dedim... Sonra Schuster için çekimser kaldım... Paul Le Guen, Alain Perin... Laudrup, Rijkaard... Gerard Houllier...
Her kafadan bir ses çıktı...
Adnan Polat bana Daum bile dedi ama fikrimi söyleyip kenara çekildim...
Daum olmaz dedim... Olmamalı. Yıllar yılı Türkiye’de takım çalıştırmasına rağmen tek kelime bile Türkçe konuşmayan Daum, seremonilerde İstiklal marşımızı söylüyor gözükürse ben o adama güvenmem dedim... Türkçe bilmiyor ama milli marşımızı söylüyor! Tam bir eyyamcı, Türk’ün nabzını iyi tutan bir kurnaz adam. Daum’la günlük yaşarsın sayın başkan. Siz geleceğin takımını kuruyorsunuz Daum uymaz, dedim...
Kenara çekildim...
Adnan Polat ne yapar bilemem. Başkan o...
Dört yabancı gelir; kaleci, golcü forvet, sağ açık bir de Hakan Balta’nın sağ bek için klonlanmışı alınacak, dedim...
Şimdi bir de defansın göbeği için isim gerekti...
Bunları kısmen biliyorum ama Galatasaraylı yöneticilere saygımdan ve de Adnan Başkan’ın bana karşı duyduğu güveni sarsmamak için transfer kesinlik kazanmadan şimdilik ‘rümuzlarla’ konuşuyorum...
Bekleyin Galatasaray en iyisini yapacak.
Bu kez Adnan Polat işe el koydu...
Görev bölümünü yaptı.
Bugün yazılanların hepsi birer ihtimal...
Leo Franco ve Mustafa Sarp’ın dışında garantisi olan yok!
Transfer bilgileri için bu kadar...
Beni bilirsiniz, transferle ilgili somut bir şey yoksa susarım. Öyle her gün sizlere transfer haberleri vereceğim diye de palavra atamam. Atmam! Attırmayın!...
Şahsi kanaatim de o ki; Seyrantepe bekleniyor
Galatasaray Seyrantepe’yle birlikte atağa kalkacak. Önümüzdeki sezon yeniden yapılanmanın temel taşları yine alt yapıdan başlayacak, yatay ve sağlıklı geçiş yapılacak. Pahalı transfer olmayacak! Heves Seyrantepe’nin bitimine saklanacak... Bombalar o zaman patlayacak. Bu sene gelecek senenin alt yapısı hazırlanacak.
Kalli’yle, gstv’de beraberdim işte izlenimlerim
Galatasaray bundan sonra Dijitürk 75. kanaldan yayın yapacak. İlk yayın da bu gece 21.30’da...
Çekimi yaptık bile...
Ben, Bahri Havadır, Ahmet Çakır ve de GStv Spor Müdürü Hasan Tankaya...
Kalli’ye çeşitli sorular sorduk. Hep isim vermeden kaçamak cevaplar verdi.
Yanlış anlamayın gevelemedi. İsim vererek konuşmak istemedi hatta programın bir yerinde; ben kaçmıyorum ki... Hep olacağım ama şu an görevde son günlerim. Görevim bitsin o zaman net konuşurum. Şimdi yakışık almaz, dedi... Ama üstü örtülü de olsa her şeyi, her açmazı söyledi.
Ben kendime göre çok şeyler çıkardım.
Kalli çok zeki bir adam...
İşte anladıklarım;
Kalli gitti ama her zaman gelip durumu kontrol edecek...
Kalli ömrünü futbola vermiş bir bilge kişi...
Ondan faydalanmak gerek.
Adnan Polat da onu yapıyor.
Kayseri’de Başkan Adnan Polat’a da sormuştum.
Hoca olarak kimi alacaksınız? Cevabı netti;
Ah dedi ahh... Kalli’nin gencini bir bulabilsem...
Önceki gün de Kalli’ye sordum;
Kal gitme Herr Kalli dedim. Cevap netti;
Karım istemiyor...
Kalli’ye;
Peki bu sene Galatasaray transferde neler yapmalı diye sordum;
‘Sorumlusu ben değilim... Karışamam ama ben raporu Adnan Bey’e verdim... Geçen seneki 2008 ajandasının sonunda neler olması gerektiğini yazdım. O ajanda Polat’ta duruyor...’
Anladım ki bu senenin özetinde kabahat Kalli’nin değil!
Adam kimseyi, ele vermek istemedi... Çok dengeli ve ‘suçlamasız’ konuştu... Vermek istediği mesaj şuydu;
‘Ben 1992-93’te de Galatasaray’daydım ama o zaman güçlü bir kadro ve yönetim vardı. Şampiyon olduk ve 2000’e uzanan UEFA Kupası yolunda ilk temelleri attık. Galatasaray’da çok şey bozulmuş... Bir an önce Florya’nın ve kulüp içi yönetimin düzeltilmesi gerek. Bunu yapacak olan da Adnan Polat’tır.’
Kalli’nin teşhisi bu!
Şöyle devam etti Kalli...
‘O zaman Adnan Polat futboldan sorumlu yöneticiydi, şimdi Başkan. Bunu da başaracak ama deneyim kazanması gerek...’
‘Adnan Polat Florya’da mutlaka iş bölümü yapmalı. Zira bugün Galatasaray’da tam beş teknik direktör var...’
(Kalli burada teknik direktörleri değil onun işine karışanları kastediyor...)
‘Geçen sezon Adnan Polat’la fikir ayrılığına düştük! Benden habersiz futbolcularla toplantı yaptı, artık ondan sonra Florya’da bir an bile duramazdım! Adnan Polat benim sadece başkanım değil aynı zamanda dostum. Yanlış yaptın dedim ve gittim. Benim otoritem sarsılırsa artık orada durmam çünkü faydalı olamam...
Ancak; bu yıl Skibbe’nin yardımcıları Skibbe’nin haberi olmadan gönderildi... Skibbe ‘gık’ demedi. Bu bir karakter meselesi... Ben kalmazdım... Skibbe yumuşak huylu ama olan Galatasaray’a oldu. Sonuç ortada.... Bir yerde disiplin olmazsa hiçbir başarı olmaz. Galatasaray önce bunu çözmeli... Ben geçen sene bırakıp gitmeseydim Galatasaray şampiyon olamazdı...’
Kalli’ye sordum; Skibbe alınırken size sordular mı?
Cevabı kesindi;
Nayn! (nein, hayır)
Bunlar ince sözler hep satır aralarından yakaladım...
Devam ediyor Kalli ve bu kez soruyu o bize soruyor;
‘Şimdi ben size soruyorum; geçen senenin şampiyon takımı ne oldu da bu hallere düştü? Takviye de yapıldı... O zaman gerçek ortada. Galatasaray’da görev bölümü ve disiplin yok! Para benim sorunum değil... Ekonomik krizden dolayı başarısızlık olmaz! Başka hatalarla şampiyonluk kaçar! Soruyorum işte; şampiyon takım nereye gitti?’
Bu sorunun cevabını da Kalli’ye yönelttiğim sorularla şöyle verdirdim...
‘Ben önceki sene takımdan kimlerin gitmesi gerektiğini bir rapor halinde Adnan Polat’a sundum... Ancak gittiğim için alınanlardan da haberim olmadı. Beş tane solaçık alınmış... Arda’nın günahı ne? Gerekli yerlere de kimse alınmamış! Böyle transfer olmaz! İkinci kez geldiğimde ateş bacayı sarmıştı... Skibbe’yle ve Korkmaz’la çok konuştum, olması gerekenleri söyledim ama asla işlerine karışmadım. Çalışma şekillerine, yönetim tarzlarına ve kadro kuruşlarına asla karışmadım. Konumum o değildi ki... Ben Adnan Polat’ın istemiyle ikinci kez ‘Teknik Danışman’ olarak geldim. Teknik danışmanlık şemsiyesi altında şunlar vardı; Alt yapının tekrar düzenlenmesi. Galatasaray Futbol Akademisi’nin kurulması ve bilhassa yabancı transferlerdeki gözlemlerim... Avrupa maçları öncesi incelemeler...’
Kalli coştu ve anlattıkça anlattı...
Florya’da görev bölümü şart!
Kaleci istedim ama bu De Sanctis değildi...
Lincoln’ü asla istemedim...
İstediklerim alınmadı ama bunu sorun etmem. İstemek benim hakkım, finansal güç yönetimin takdiri. Bütçe yoksa futbolcunun iyisi de yok ama disiplin her futbolcu için var.
Sabri benim için bitmiştir. Yapabilirlik gücü var ama söz dinlemiyor... Galatasaray’a uymaz!
Gönderilecekler listesinde Hakan Şükür yoktu...
Ümit Karan var mıydı;
-Evet,
Hasan Şaş var mıydı?
-Evet.
Necati?
Evet...
Hakan Şükür ve Lincoln’ü Beşiktaş maçı öncesi kadro dışı bıraktım, gerçek sebebi doğru açıklanmadı...
Bende önce disiplin gelir.
Hakan Şükür sabah kahvaltısında kızını doyuruyordu... Asla böyle bir şeye tahammül edemem. Bizim önemli bir maçımız var, Florya ciddi bir yer. Çoluk çocuk olmaz...
Lincoln’ün arkadaşları da gece yarısına kadar orada...
O-la-maz...
Kewell’ı ben almazdım... Sorunlu. Randımanı düşük... Fizyoterapistini beraberinde getiriyor. Asla kabul edemem. Florya’da sağlık ekibi var.
Ya herkes ben de fizyoterapistimi kendim getireceğim derse ne olacak?
Nitekim Lincoln de getirmek istedi...
Olmaz dedim... İşler karıştı.
Florya’nın ciddiyeti kaçtı!
Yöneticiler soyunma odasına giremez.
Bir keresinde Polat ve Üstünel geldiler derhal uyardım... O oldu...
Tabii ki Polat ve yöneticiler benimle konuşup tartışacaklar ama bunu yeri ve zamanı bellidir.
Kalli, Federasyondan da şikayetçi...
Bir ülkede futbolu federasyon yönetir... Federasyon Galatasaray’a haksızlık etti. Konya maçı hava muhalefeti yüzünden erteleniyorsa bir ertesi güne bırakılmaz! Böyle şey görmedim. Bir başka haftaya ertelenir. Çünkü Galatasaray’ın iki gün sonra Leverkusen maçı vardı... Futbol böyle yönetilmez!...
Sıvas sahasında da kışın futbol oynanmaz!
Almanya’da asla böyle yönetim olmaz!
Sakatlıklar da çok oluyor o zaman...
Galatasaraylı futbolcular hiç durmadan maç ediyor, milli takımı da Galatasaray besliyor, ligin devre arası da tartışılmalı...
Sorun çok...
Kalli’ye Kalli ne demek diye de sordum;
-Bu takma adın hayatı boyunca kendisine çok uğurlu geldiğini söyledi...
Bu hararetli söyleşiyi bu gece Dijitürk Kanal 75’te izleyiniz...
Transfer notları
Daha doğrusu benim tavsiyelerim;
Futbolcular
Oguchi Onjewu 1982 doğumlu, Nijerya asıllı Amerikalı futbolcu. Stoper. Oynadığı kulüpler Metz, 2007 Newcastle (kiralık) şu an Belçika şampiyonu Standard Liege ve bedelsiz serbest.
Steven Defour 1988 doğumlu Belçikalı milli futbolcu, 19 yaşında Altın Ayakkabı Ödüllü forvet, Standard Liege’de. Atletico Madrid, Marseille ve Middlesbrough’nun transfer listesinde. (4-5milyon euro civarında)
Espinoza 1982 doğumlu Ekvatorlu kaleci, (bedelsiz serbest)
Teknik direktörler
Co Adriaanse, AZ Alkmaar’ı yaratan adam... Alt yapıya düşkün ve de çok başarılı.
Lazslo Bölöni, Belcika şampiyonu Standard Liege’in hocası. Lucescu’nun kopyası, sıradan bir takımla Everton’a, Liverpool’a kök söktürdü