Türkiye, bir süredir benzerine bir daha rastlanmayacak çok ilginç, bir
o kadar da tuhaf bir davayı tartışıyor. Neredeyse her gün haber
bültenlerinde dakikalarca bu dava konuşuluyor. Bilen bilmeyen herkes
“bilirkişi” oluveriyor.
***
Tuncay Güney adındaki şizofren biri devletin televizyonunda konuşuyor;
bütün Türkiye korku filmi izler gibi ona bakıyor. Kimin adını söylerse,
örümceğin ağına takılmış sinek durumuna düşürülüyor. Ergenekon savcısı
37 soru hazırlayıp bu adama gönderiyor, ne hikmetse sorular başka
adrese ulaşıyor.
***
Dönem dönem Ergenekon dalgası yayılıyor; her dalga, haber bültenlerinde
büyük harflerle “son dakika” anonsuyla duyuruluyor. Yeni gözaltılar ve
hep aynı yöntem... Hiçbir yere kaçmayacağı çok açık olan yaşlı başlı ve
bir kısmı sağlık sorunlarıyla uğraşan insanlar hiç gereği yokken eziyet
edercesine oradan oraya dolaştırılıyorlar. Gözaltına alınırken
bilgisayarları da alınıyor ama içindeki bilgi ve belgelerin imzalı
kopyası verilmiyor; böylece alınan “kanıtlar” daha şimdiden yasalara
göre geçersiz kalıyor. Aylar sonra iddianame hazırlanıyor, günlerce
okunuyor, mahkeme yargıcı bile telefonunun dinlendiğini söylüyor.
Adım adım yükselen duvarlar, korku imparatorluğunun kalesini örüyor.
Artık parti genel başkanları bile fısıltıyla konuşuyorlar; milyonlarca
insan aynı anda nasıl paranoyaya yakalanır, bunun provası yapılıyor
sanki. Herkes bir şeylerden, en azından dinlendiğinden kuşkulanmaya
başlıyor.
***
Var olduğu sanılan Ergenekon gizli örgütünün finansmanını sağladığı
ileri sürülen Kuddisi Okkır, sapasağlam girdiği tutukevinden ölüme
çeyrek kala çıkartılıyor. Cenazesini ailesinin durumu iyi olmadığı için
belediye kaldırıyor. Cenazesine de korku imparatorluğunun sınırlarını
zorlayıp aşarak birkaç kişi ancak gelebiliyor. Orhan Pamuk Türk ulusuna
saygısızlık yaptığı için yargılanırken ayağa kalkan iki yüzlü AB, bu
cinayete gıkını bile çıkartmıyor. Demokrasi şampiyonu İkinci
Cumhuriyetçi zırvanın sözcüleri tek satır yazmıyorlar bunun için.
***
RTE, davanın savcısı oluyor; sonucu ne olursa olsun, Ergenekon davası
daha şimdiden siyasallaşıyor. Bunlar yapılırken de hukuk hiçe
sayılıyor. Bir tarihsel hesaplaşma oyunu oynandığı daha şimdiden belli
oluyor.
***
Birbirlerini yolda görseler selam bile vermeyecek olanlar aynı davada
yargılanıyorlar, kanka oldukları söyleniveriyor; böyle bir komediye
kimse gülmüyor bile.
Türkiye yıllar süreceği çok açık olan böyle bir dava nedeniyle asıl gündemini göremiyor.
***
Biz bu filmi daha önce izlemiş miydik, bana mı öyle geliyor?
o kadar da tuhaf bir davayı tartışıyor. Neredeyse her gün haber
bültenlerinde dakikalarca bu dava konuşuluyor. Bilen bilmeyen herkes
“bilirkişi” oluveriyor.
***
Tuncay Güney adındaki şizofren biri devletin televizyonunda konuşuyor;
bütün Türkiye korku filmi izler gibi ona bakıyor. Kimin adını söylerse,
örümceğin ağına takılmış sinek durumuna düşürülüyor. Ergenekon savcısı
37 soru hazırlayıp bu adama gönderiyor, ne hikmetse sorular başka
adrese ulaşıyor.
***
Dönem dönem Ergenekon dalgası yayılıyor; her dalga, haber bültenlerinde
büyük harflerle “son dakika” anonsuyla duyuruluyor. Yeni gözaltılar ve
hep aynı yöntem... Hiçbir yere kaçmayacağı çok açık olan yaşlı başlı ve
bir kısmı sağlık sorunlarıyla uğraşan insanlar hiç gereği yokken eziyet
edercesine oradan oraya dolaştırılıyorlar. Gözaltına alınırken
bilgisayarları da alınıyor ama içindeki bilgi ve belgelerin imzalı
kopyası verilmiyor; böylece alınan “kanıtlar” daha şimdiden yasalara
göre geçersiz kalıyor. Aylar sonra iddianame hazırlanıyor, günlerce
okunuyor, mahkeme yargıcı bile telefonunun dinlendiğini söylüyor.
Adım adım yükselen duvarlar, korku imparatorluğunun kalesini örüyor.
Artık parti genel başkanları bile fısıltıyla konuşuyorlar; milyonlarca
insan aynı anda nasıl paranoyaya yakalanır, bunun provası yapılıyor
sanki. Herkes bir şeylerden, en azından dinlendiğinden kuşkulanmaya
başlıyor.
***
Var olduğu sanılan Ergenekon gizli örgütünün finansmanını sağladığı
ileri sürülen Kuddisi Okkır, sapasağlam girdiği tutukevinden ölüme
çeyrek kala çıkartılıyor. Cenazesini ailesinin durumu iyi olmadığı için
belediye kaldırıyor. Cenazesine de korku imparatorluğunun sınırlarını
zorlayıp aşarak birkaç kişi ancak gelebiliyor. Orhan Pamuk Türk ulusuna
saygısızlık yaptığı için yargılanırken ayağa kalkan iki yüzlü AB, bu
cinayete gıkını bile çıkartmıyor. Demokrasi şampiyonu İkinci
Cumhuriyetçi zırvanın sözcüleri tek satır yazmıyorlar bunun için.
***
RTE, davanın savcısı oluyor; sonucu ne olursa olsun, Ergenekon davası
daha şimdiden siyasallaşıyor. Bunlar yapılırken de hukuk hiçe
sayılıyor. Bir tarihsel hesaplaşma oyunu oynandığı daha şimdiden belli
oluyor.
***
Birbirlerini yolda görseler selam bile vermeyecek olanlar aynı davada
yargılanıyorlar, kanka oldukları söyleniveriyor; böyle bir komediye
kimse gülmüyor bile.
Türkiye yıllar süreceği çok açık olan böyle bir dava nedeniyle asıl gündemini göremiyor.
***
Biz bu filmi daha önce izlemiş miydik, bana mı öyle geliyor?