ForumAlemi - Herkesin Gözü Burada

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ForumAlemi - Herkesin Gözü Burada

- Herkesin Gözü Burada


    Necip Fazıl Kısakürek

    avatar
    BUGRAOPEN
    Co-Admin

    Co-Admin


    Aktiflik :
    Necip Fazıl Kısakürek Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Necip Fazıl Kısakürek Right_bar_bleue

    Mesaj Sayısı : 354
    Doğum tarihi : 14/12/93
    Kayıt tarihi : 18/04/09
    Yaş : 30
    Nerden : İstanbul

    Duyurum
    Kişisel İleti / Not Defteri :
    Uyarı Puanı:

    Necip Fazıl Kısakürek Empty Necip Fazıl Kısakürek

    Mesaj tarafından BUGRAOPEN Ptsi Haz. 01, 2009 8:44 pm

    NECİP FAZIL KISAKÜREK


    (26 Mayıs 1905 - 25 Mayıs 1983)

    HAYATI

    Maraş'lı bir soydan gelen Necip Fazıl'ın çocukluğu,
    mahkeme reisliğinden emekli büyük babasının İstanbul Çemberlitaş'taki
    konağında geçti. İlk ve orta öğrenimini Amerikan ve Fransız kolejleri
    ile Bahriye Mektebi'nde (Askeri Deniz Lisesi) tamamladı.Lisedeki
    hocaları arasında dönemin ünlülerinden Yahya Kemal,Ahmet
    Hamdi(Akseki),İbrahim Aşki gibi isimler vardı.

    İstanbul Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdikten (1924) sonra
    gönderildiği Fransa'da Sorbonne Üniversitesi Felsefe Bölümünde okudu.
    Paris'te geçen bohem günlerinden sonra,Türkiye'ye dönüşünde
    Hollanda,Osmanlı ve İş Bankalarında müfettiş ve muhasebe müdürü olarak
    çalıştı. Bir Fransız okulu,Robert Kolej,İstanbul Güzel Sanatlar
    Akademisi, Ankara Devlet Konservatuarı,Ankara Üniversitesi Dil ve
    Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde hocalık yaptı(1939-43).Sonraki yıllarında
    fikir ve sanat çalışmaları dışında başka bir işle meşgul olmadı.

    Şairliğe ilk adımını on yedi yaşında iken,annesinin arzusuyla başladı
    ve ilk şiirleri Yeni Mecmua'da yayımlandı.Milli Mecmua ve Yeni Hayat
    dergilerinde çıkan şiirleriyle kendinden söz ettirdikten sonra,Paris
    dönüşü yayımladığı Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiir kitapları onu
    çok genç yaşta çağdaşı şairlerin en önüne çıkararak edebiyat
    çevrelerinde büyük bir hayranlık ve heyecan uyandırdı.Henüz otuz yaşına
    basmadan çıkardığı yeni şiir kitabı Ben ve Ötesi (1932) ile en az
    öncekiler kadar takdir toplamayı sürdürdü.
    Şöhretinin zirvesinde iken felsefi arayışlarını sürdürüp içinde yeni
    bir dönemin doğum sancısını hisseden Necip Fazıl için 1934 yılı
    gerçekten de hayatının yeni bir dönemine başlangıç olur.Bohem hayatını
    en koyu rengiyle yaşadığı günlerde Beyoğlu Ağa Camii'nde vaaz vermekte
    olan Abdülhakim Arvasi ile tanışır ve bir daha ondan kopamaz.Necip
    Fazıl'ın hemen tümünde üstün bir ahlak felsefesinin savunulduğu tiyatro
    eserlerini birbiri ardına edebiyatımıza kazandırması bu döneme
    rastlar.Tohum, Para, Bir Adam Yaratmak gibi piyesleri büyük ilgi
    görür.Bu eserlerden Bir Adam Yaratmak,Türk tiyatrosunun en güçlü
    oyunlarındandır.

    Necip Fazıl'ın şairliği ve oyun yazarlığı kadar önemli yönü,çıkardığı
    dergilerle düşünce hayatımıza kattığı zenginlik ve bu dergilerde çıkan
    yazılarla sürdürdüğü mücadeledir.Haftalık Ağaç dergisi(1936,17 sayı)
    dönemin ünlü edebiyatçılarının toplandığı bir okul olmuştur.Büyük
    Doğudergisinde çıkan yazılarıyla İsmet Paşa ve tek parti (CHP)
    yönetimine şiddetli bir muhalefet sürdürmesi sonucu hakkında açılan çok
    sayıda davada yüzlerce yıl hapsi istendi,163. maddeye aykırı bulunan
    yazıları ve kimi zaman da bulunan bahanelerle birkaç yılda bir hapse
    mahkum oldu.Cinnet Mustatili adlı eserinde hapishane anıları yer
    alır.Sık sık kapatılan ve çeşitli bahanelerle toplatılan Büyük Doğu'nun
    çıkmadığı sürelerde günlük fıkra ve çeşitli yazılarını Yeni İstanbul,
    Son Posta, Babıalide Sabah, Bugün, Milli Gazete, Hergün ve Tercüman
    gazetelerinde yayımlandı. Büyük Doğu'da çıkan yazılarında kendi imzası
    dışında Adıdeğmez, Mürid, Ahmet Abdülbaki gibi müstear isimler
    kullandı.1962 yılından itibaren de hemen hemen tüm Anadolu şehirlerinde
    verdiği konferaslarla büyük ilgi topladı.Başta İdeolocya Örgüsü (1959)
    olmak üzere düşünce eserleriyle kültür hayatımıza verdiği büyük hizmet,
    diğer tüm yönlerini bile geride bırakacak üstünlüktedir.

    1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, 'İman ve İslam Atlası' adlı
    eseriyle fikir dalında Milli Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981),Türkiye
    Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü'nü (1982) almış beratla 'Sultan-üş
    Şuara' (Şairlerin Sultanı) ünvanını kazanmıştır.

    VASİYETİ

    1- Bu vasiyet,çoluk-çoğumun ve şahsi yakınlarımın dar ve hususi
    kadrosundan ziyade,onların da içinde olduğu geniş ve umumi zümreyi
    muhatap tutuyor.Başta gerçek Türk'ün ruh köküne bağlı yeni gençlik, şu
    kadar yıllık mücadele hayatımda beni okumuş veya dinlemiş her
    fert,kısaca Allah ve Resulüne perçinli herkes...Onlara hitap ediyorum
    ve dileklerimin yerine getirilmesi için gerekli çalışmayı işte bu yeni
    gençliğe ısmarlıyorum! Eğer üzerilerinde bir hakkım varsa,Hesap Gününde
    tek tek sorumludurlar. Emanetim, beni seven ve İslam davasında bir hak
    sahibi olduğumu kabul eden herkese...

    2- Fikir ve duyguda vasiyete lüzum görmüyorum.Bu bahiste bütün
    eserlerim,her kelime,cümle,mısra ve topyekün ifade tarzım vasiyettir.
    Eğer bu kamusluk bütünü tek ve minicik bir daire içinde toplamak
    gerekirse söylenecek söz "Allah ve Resulü;başka herşey hiç ve
    batıl"demekten ibarettir.

    3- "Büyük Doğu Yayınları" kitabevi kuruluncaya kadar şunun bunun
    neşrettiği eserlerim arasında mukaddes ölçülere karşı küçük ve hafif
    çapta laubali,dikkatsiz ve ciddiyetsiz,hürmet ve haşyetten mahrum ve ne
    varsa -isterse nokta veya virgül olsun-onları reddediyor, malım
    olmaktan çıkarıyor ve bütün sorumluluğumu,bundan böyle kendi idare,
    murakabe ve firmam altında çıkaracağım eserlere bağlıyorum.İnşallah Hak
    bana onları dünya gözüyle bütünleşmiş ve tamamlanmış gösterir, arkamdan
    gelecekler de bu örneklere göre devam ederler,virgül oynatmaktan bile
    çekinirler.İslama pazarlıksız ve sımsıkı bağlanmadan önceki şiirlerim
    ve yazılarım arasında hatta küfre kadar gidenler ise,çoktan beri eser
    çerçevem dışına çıkarıldığı,herbirinden ayrı ayrı istiğfar edildiği ve
    çöp tenekesine atıldığı için nereden nereye geldiğimi göstermekte bile
    kullanılmamalı ve onlarla müminleri benden çevirmek isteyeceklere -çok
    denenmiştir- şu cevap verilmelidir: "Koca Hz.Ömer bile Allahın Resulünü
    öldürmeye davranmış ve peşinden bütün sahabilerin, derecede ikincisi
    olmak gibi bir şerefe ermiştir.Hiç ona bu ilk davranışından ötürü
    sonradan dil uzatan olmuşmudur? Belki o noktadan bu noktaya gelmekte
    faziletlerin en büyüğü vardır."
    Eserlerim mevzuunda vasiyetim kısaca şu:İlk yazılarımdan birkaçı asla
    benim değil;sonrakiler de en dakik şeriat mihengine vurulduktan,yani
    nasip olursa tarafımdan bütünleştirildikten sonra benim...Bir kısmını
    şimdiden tamamlamış bulunduğum eserlerim üzerinde bu ölçüyü devam
    ettirmek ve en titiz murakabeyi sürdürmek borcu ise,mirascılarımın ve
    manevi mirasçım gençliğin...Ben öldükten sonra kim ve ne suretle
    eserlerimin üzerinde gizli bir tasarrufa kalkar da ölçüyü hafifçe bile
    olsa örselerse,tezgahını başına yıkınız!
    En büyük korkularımdan biri,nice müellifin başına geldiği gibi,ölümümden sonraki tahriflerdir.

    4-Beni,ayrıca hususi vasiyetimde gösterdiğim gibi,İslami usullerin en
    incelerine riayetle gömünüz! Burada,umumi vasiyette de belirtilmesi
    gereken bir noktaya dokunmalıyım:
    1935 yılında,Mürşidim ve Kurtarıcım Esseyyid Abdülhakim Efendi
    Hazretlerine, bir yazımı okumuştum.Bu yazı,kendilerini tanıdıktan
    sonraki dünya görüşüme ait olarak,zamanenin bize aykırı,meşhur bir
    gazetesinde çıkmıştı ve Türkün tarih muhasebesini İslami tefekkür
    noktası etrafında çerçeveliyordu. Yazıyı ellerine aldılar,kalem
    istediler ve üstüne öz elleriyle "altın ile yazılacak yazı"buyurdular.
    İşte hususi zarfında duran bu kesilmiş makaleyi,bütün eserlerimin
    tasdiknamesiolarak kefenime iliştirsinler...

    5-Nasıl,nerede ve ne şekilde öleceğimi Allah bilir.Fakat imkan aleminde
    en küçük pay bulundukça,biricik dileğim Ankara'da Bağlum nahiyesindeki
    yalçın mezarlıkta, Şeyhimin civarına defnedilmektir. Elden gelen
    yapılsın...

    6-Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve şahıslara
    uzaklığımız ve kimsenin böyle bir zahmete girişmeyeceği malum... Fakat
    bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapılmak gerektiği de
    beni sevenlerce malum...Çiçekler çamura ve bando yüzgeri koğuşuna...

    7-Cenazemde, namazıma durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! Nede,
    kim olursa olsun, kadın...Ve bilhassa, ölü simsarı cinsinden imam! Ve
    "bid'at" belirtici hiçbirşey!... Başucumda ne nutuk,ne şamata, ne
    medh,ne şu,ne bu...Sadece Fatiha ve Kur'an...

    8-Mezarımda ilahi ve ulvi isim ve sıfatlardan ve benim beşeri ve süfli
    isim ve sıfatlarımdan hiçbir iz bulunmayacak...Mevlid de istemem!...
    Onu,uhrevi rüşvet vasıtası yapanlara bırakınız! Sadece Kur'an...

    9-Şimdi sıra en büyük dileğimde...Müslümanlardan,Eğer bu davada
    hizmetim geçtiğine inanan varsa,şunları istiyorum: Her ferdin,herhengi
    bir kifayet hesabına yanaşmaksızın,benim için "Necip Fazıl'ın kaza
    borcuna karşılık" niyeti ile bir günlük (Beş vakit) namaz kılması ve
    yine birgün oruç tutması... Mevtanın ardından, onun için kaza namazı
    Şafii içtihadında caizdir ve aynı içtihat Hanefilerce de rahmettir.
    Her ferdin,en aşağı yüz Tevhid kelimesi okuyup sevabının mislini bana
    hediye etmesi...70 bine dolması lazım...Bir de,üzerimde hakkı olanların
    bunu Allah rızası için helal etmeleri...
    Ölünceye dek,üzerimdeki Allah ve kul haklarından mümkün olanını
    ödeyebilmek için elimden geldiği kadar cehdetmek azmindeysem de ne
    olacağını,nereye,hangi noktaya varabileceğimi bilmiyorum ve yardımı
    müslümanlardan bekliyorum. "Şey'en lillah"tabiriyle bana Allah için
    birşey veriniz!Yardımınızı esirgemeyiniz!

    10-Allahı,Allah dostlarını ve düşmanlarını unutmayınız! Hele
    düşmanlarını!... Olanca sevgi ve nefretinizi bu iki kutup üzerinde
    toplayınız!

    11-Benide Allah ve Resul aşkının yanık bir örneği ve ardından bir takım sesler bırakmış divanesi olarak arada bir hatırlayınız!

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 8:06 am