ForumAlemi - Herkesin Gözü Burada

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ForumAlemi - Herkesin Gözü Burada

- Herkesin Gözü Burada


    Ziya Gökalp'in Kendi Kaleminden Kendisinin ve Diyarbakır'ın TÜRKLÜĞÜ

    avatar
    BUGRAOPEN
    Co-Admin

    Co-Admin


    Aktiflik :
    Ziya Gökalp'in Kendi Kaleminden Kendisinin ve Diyarbakır'ın TÜRKLÜĞÜ Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Ziya Gökalp'in Kendi Kaleminden Kendisinin ve Diyarbakır'ın TÜRKLÜĞÜ Right_bar_bleue

    Mesaj Sayısı : 354
    Doğum tarihi : 14/12/93
    Kayıt tarihi : 18/04/09
    Yaş : 30
    Nerden : İstanbul

    Duyurum
    Kişisel İleti / Not Defteri :
    Uyarı Puanı:

    Ziya Gökalp'in Kendi Kaleminden Kendisinin ve Diyarbakır'ın TÜRKLÜĞÜ Empty Ziya Gökalp'in Kendi Kaleminden Kendisinin ve Diyarbakır'ın TÜRKLÜĞÜ

    Mesaj tarafından BUGRAOPEN Ptsi Haz. 01, 2009 3:42 pm

    Ziya Gökalp'in kendi kaleminden kendisinin ve Diyarbakır'ın TÜRKLÜĞÜ

    Milliyetin tâyini, keyfe tâbi' bir mes'ele değil, ilmen halli lâzım
    gelen bir mes'eledir. Ben gençliğimde tahsil için, ilk defa İstanbul'a
    gittiğim zaman, bu ilmî tahkikata (soruşturmaya) başlamak
    mecburiyetinde kaldım: Çünkü orada eskiden kalmış fena bir itiyada
    tebean, bütün Karadeniz Arnavut dedikleri gibi, benim gibi vilâyet-i
    şarkiye ahalisinden bulunanlara da Kürt milliyetini izafe ettiklerini
    gördüm. O zamana kadar, kendimi hissen Türk sanıyordum. Fakat bu
    zannım, ilmî bir tahkike [araştırmaya] müstenit değildi [dayanmış
    değildi]. Hakikati bulabilmek için, bir taraftan Türklüğü, diğer
    cihetten Kürtlüğü tetkike başladım. Evvel emirde lisandan başladım.
    Diyarbekir şehrinde, ana lisan Türkçe olmakla beraber, her fert biraz
    Kürtçe de bilir. Lisandaki bu ikilik, iki suretten biriyle
    açıklanabilirdi: Ya Diyarbekir'in Türkçesi bir Kürt Türkçesiydi yahut
    Diyarbekir'in Kürtçesi bir Türk Kürtçesiydi. Lisanî tetkiklerim
    gösterdi ki, Diyarbekir'in Türkçesi, Bağdat'tan ta Adana'ya, Bakû'ya,
    Tebriz'e kadar imtidat eden (uzanan) tabii bir lisandan, yani
    Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türklerine mahsus bulunan Azerî lehçesinden
    ibarettir: Bu lisanda hiçbir sunî'lik yoktur. Binaenaleyh, Kürtlerin
    tahrif ettiği (bozduğu) bir Türkçe değildir. (Diyarbekir lisanının
    Azerî Türkçesi olması, şehirlerin Osmanlı Hükümetinin tesiriyle Türkçe
    konuştuğu iddiasını da esasından çürütür. Çünkü öyle olsaydı, bu
    şehirlerde konuşulan lisanın, Osmanlı lehçesi olması lâzım gelirdi).


    Diyarbekirlilerin mahdut kelimelerden ibaret olarak söyledikleri
    Kürtçeye gelince, bu lisanın köylerde konuşulan fasih Kürtçeden farklı
    olduğunu gördüm. Kürtçe, Farisînin akrabası olduğu hâlde, nahiv
    [sentaks] itibariyle hiç ona benzemez. Çünkü Farisîde bulunmadığı
    halde, Kürtçede, hem tezkîr [erkeklik] ve te'nis[dişilik] hem de
    Arapçada ve Lâtincede olduğu gibi, i'rab [kelime sonunda harf
    değişmesi] vardır. Demek ki, Kürtçe, Türk lisanına nispetle daha
    mürekkep, daha karışıktır. Türkler, kendi lisanlarında tezkîr te'nis,
    ı'rab gibi ahvale müsadif olmadıklarından, Kürtçenin bu gibi
    hususiyetlerine nüfuz edememeleri iktiza ederdi. Filhakika, vâkıalar
    bu suretle cereyan etmiş, Diyarbekirliler Kürtçenin tezkir, te'nis,
    ı'rab kaidelerini tamamıyla hazır edip, Kürt nahvini Türk sarfına
    [dilbilgisine] uydurarak, sunî bir Kürtçe icat etmişler. Bu Kürtçeye
    "Türk Kürtçesi" namını vermek gayet doğru olur. Lisaniyat (Lengüistik)
    nokta-i nazarından gayet mühim olan bu vakıa, Diyarbekirlilerin Türk
    olduğuna en büyük bir delildir. Bundan başka, Diyarbekirliler bu
    lisanı yalnız Kürtlerle konuştukları zaman kullanırlar. Kendi
    aralarında yalnız Türkçe konuşurlar. Diyarbekirlilerin gûya bildikleri
    bu düzme Kürtçenin kelimelerine gelince, bunlar da gayet mahduttur. Bu
    sebeple, boşlukları Türkçe kelimelerle doldururlar. Zaten, Birçoğunun
    bildiği Kürtçe kelimeler "gel, git" gibi birkaç tabire münhasırdır.


    Diyarbekirlilerin Türk olduğunu ispat eden delillerden birini de
    mezhep sahasında buldum. Diyarbekir'in hakikî ahalisi bütün Türkler
    gibi Hanefi'dirler. Kürtler ise, umumiyetle Şâfiîdirler. Bu iki alâmet-
    i mümeyyize, yalnız Diyarbekir halkına mahsus değildir. Şark ve Cenup
    vilâyetlerimizdeki bütün şehirlerin ahalisi Kürtçeyi Diyarbekirliler
    gibi tahrif ederek söylerler ve Hanefî olmak alametiyle Şâfiî
    Kürtlerden ayrılırlar. Bunlardan başka, elbise, yemek, bina ve mobilya
    gibi harsa veâdetlere taalluk eden hususlarda da, arada derin farklar
    vardır. Bu alâmetler, bana Diyarbekirlilerin Türk olduğunu gösterdiği
    gibi, babamın iki dedesinin birkaç batın evvel Çermik'ten, yani bir
    Türk muhitinden geldiklerine nazaran, ırkan da Türk neslinden olduğunu
    anladım.

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 9:44 am