ForumAlemi - Herkesin Gözü Burada

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
ForumAlemi - Herkesin Gözü Burada

- Herkesin Gözü Burada


    Osmanlı Padişah Gömleklerinin Sırrı Hala Çözülemedi

    avatar
    BUGRAOPEN
    Co-Admin

    Co-Admin


    Aktiflik :
    Osmanlı Padişah Gömleklerinin Sırrı Hala Çözülemedi Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Osmanlı Padişah Gömleklerinin Sırrı Hala Çözülemedi Right_bar_bleue

    Mesaj Sayısı : 354
    Doğum tarihi : 14/12/93
    Kayıt tarihi : 18/04/09
    Yaş : 30
    Nerden : İstanbul

    Duyurum
    Kişisel İleti / Not Defteri :
    Uyarı Puanı:

    Osmanlı Padişah Gömleklerinin Sırrı Hala Çözülemedi Empty Osmanlı Padişah Gömleklerinin Sırrı Hala Çözülemedi

    Mesaj tarafından BUGRAOPEN Ptsi Haz. 01, 2009 3:23 pm

    Osmanlı sultanlarının ayet, hadis ve sembollerle süslü her biri
    üç-dört yılda dokunan ‘tılsımlı gömlekler’inin sırrı hâlâ çözülemiyor.
    Uzmanlar, gömleklere işlenen şifrelerin Osmanlı tarihine ışık
    tutacağına inanıyor. Osmanlı padişahlarının savaşta galip gelmek,
    nazardan korunmak ve şifa bulmak için giyindikleri tılsımlı gömleklerin
    üzerindeki harf ve rakamların işaret ettiği anlam şimdilik bir sır.


    Üstelik çözülemeyen yalnızca şifreler değil, kumaşların nasıl olup da 8 bin çözgü ipiyle dokunduğu da anlaşılabilmiş değil.

    Gömleklerin şifresini ve dokuma tekniğinde kullanılan formülü bulmak
    ise merak tatmininden daha öte bir anlam taşıyor. Amaç, ‘altın oran’ı
    Türk tekstilinin hizmetinde kullanmak.Tılsımlı sultan gömlekleri, ayet
    ve duaları tespit eden bir alim, işe başlamak için ‘eşref saati’ni
    hesaplayan müneccim ve sonunda gömleği bezeyen nakkaşların ortak ürünü.
    Kumaşlar çoğunlukla o zamanki adıyla Tonguzlu olan Denizli’den
    getiriliyor saraya. Denizli’nin kaliteli pamuğundan dokunan bezler, iç
    giyimi olarak tasarlanan tılsımlı gömlekler için bire bir. Hattatların
    kağıdı terbiye etmek için kullandığı aharlama yöntemiyle yazıya
    elverişli hale getirilen kumaşlar nakkaşlar atölyesinde işlenmiş. Bir
    gömlek üzerinde 3-4 yıl uğraşan hattatlar için meçhul kahramanlar
    yakıştırması yerinde olur; çünkü gömleklerin pek azında kimin
    tarafından yapıldığı yazılı.

    1978 yılından bu yana Topkapı Sarayı Müzesi’nde Osmanlı tekstili ve
    padişah giysileri üzerine çalışan Doç. Dr. Hülya Tezcan, tılsımlı
    gömlekleri grafik sanatının zirvesi olarak tanımlıyor. Gömleklerin
    üzerine celi, sülüs, kufi yazıyla işlenen ayetler ve dualar kare,
    yıldız gibi geometrik şekillerin ya da Kadem-i Saadet, Süleyman Mührü,
    Zülfikâr, lale gibi anlamlı motiflerin içine yazılmış. 15-20. yüzyıl
    arasında hazırlanan padişah giysilerini içeren saray koleksiyonunda
    Peygamber Efendimizin nübüvvet mührü, Hilye-i Şerif ve O’nun için
    yazılan Kaside-i Bürde’yle bezenmiş dört gömlek yer alıyor. Ancak diğer
    gömlekler üzerinde de yine Peygamberimize ait Kadem-i Saadet ve Nalın-ı
    Saadet motifleri kullanılmış.

    Tılsımlı gömlekler üzerinde sıkça yer alan iki motif ise Hz. Ali’nin
    ucu çatallı kılıcı ‘Zülfikâr’ ve çoğunlukla Musevi inancıyla
    bağdaştırılan Süleyman Mührü. Hülya Tezcan, gömleklerde Süleyman
    Mührü’nün saltanatın ebediyetini temsilen kullanıldığını ve Allah, Hz.
    Muhammed ve Hz. Ali isimlerinin çoğunlukla bir arada anıldığını tespit
    etmiş. Koleksiyonun en eski tarihli gömleği Şehzade Cem’e ait. Üzerinde
    1477-1480 yılları arasında yapıldığına dair bir not bulunan gömlek
    ihtimal ki, 18 Temmuz 1482’de Anamur açıklarında şövalyelerin gemisine
    binerek Rodos’a hareket eden Cem Sultan’ın üzerindeydi. Talihsiz
    şehzade, saltanat yarışından galip çıkması için giydiği tılsımlı
    gömleğe rağmen Rodos’ta esir alındı. Cem’in gömleği şimdi Topkapı
    Sarayı koleksiyonunda. Ancak Viyana kuşatmasında bozguna uğrayan
    Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın gömleğinin hâlâ Viyana’da bir
    manastırda olduğu tahmin ediliyor.

    Hülya Tezcan, Osmanlı tarihinin tılsımlı gömlekler üzerinden
    okunabileceğini söylüyor. Nitekim 2. Selim’e Hürrem Sultan tarafından
    diktirilen gömlek yalnızca Selim ve Bayezıd arasındaki taht
    mücadelesini değil, Rüstem Paşa’nın entrikalarıyla boğdurulan Şehzade
    Mustafa’nın hazin sonunu da anlatır. Sultan 3. Murat’a ait gömlekte ise
    Konya Mevlevihanesi’ni kuran Şeyh Sinaneddin Dede’nin padişahlarla
    kurduğu iletişimi görmek mümkün. Sinaneddin Dede sadece gömleği yapan
    kişi değil, doğu seferine çıkarken elini öpüp hatırını soran Yavuz
    Sultan Selim’e; “Seferden zaferle döneceksin; benim senden tek isteğim
    dergâha yardım etmendir.” diyen ilginç bir kişilik.

    Yavuz hakikaten savaştan zaferle dönüyor ve Konya Mevlevihanesi’ni
    yapmaya başlıyor. Yavuz’dan sonra Kanuni ve 2. Selim dönemlerini de
    gören Şeyh Sınaneddin Dede’nin ömrünün son demlerinde 3. Murat’a hediye
    ettiği tılsımlı gömlek saraya bir teşekkür babında. Yine aynı sultana
    ait gömleklerden biri ‘Oğlum, aslanım.’ diye başlayan kitabesiyle
    diğerlerinden ayrılıyor. Oğluna pek düşkün olan Nur Banu Sultan’ın
    hazırlattığı gömleğin amacı gözü Safiye Sultan’dan başkasını görmeyen
    3. Murat’ın başka evlilikler yapması. Nur Banu Sultan tahtı vârissiz
    bırakmamak için girdiği bu gömlekli mücadeleden zaferle çıkıyor ve 3.
    Murat ardında 19 erkek 20 küsur kız çocuğu bırakarak bu dünyadan
    ayrılıyor. Ancak erkek çocukların sonraki taht kavgalarında öldürülmesi
    Nur Banu Sultan’ın çalışmalarının boşa gittiği şeklinde yorumlanabilir.

    Allahım sevgimi kulun Mustafa’nın gönlüne ver!

    Tılsımlı gömlekler sadece padişahlar ve şehzadeler için yapılmamış.
    Saray çevresine yakın paşalardan özellikle makam hırsı olanlar da
    kendileri için gömlek hazırlatmışlar. Onlardan biri Moralı Hasan Paşa,
    gömleğinin üzerine şöyle yazdırmış: “Allahım senden sevgimi,
    muhabbetimi kulun Mustafa’nın gönlüne vermeni dilerim. Nasıl vahyini
    sevgilin Muhammed’in kalbine ilham etmişsen ruhumla Sultan Mustafa’nın
    ruhunu uzlaştır.” Gömleğin yakasındaki küçük karelerde ise “Ey herşeyi
    kolaylaştıran Allahım, Hasan Paşa’nın muradını da kolaylaştır.”
    yazıyor. Hasan Paşa’nın muradı nedir, sadrazam olmak.

    Hülya Tezcan bu gömlekten hareketle yaptığı araştırmada, paşanın çok
    hırslı bir adam olduğu ve sadrazam olabilmek için padişahları canından
    bezdirdiği bilgisine ulaşmış. Moralı Hasan Paşa sonunda muradına ulaşıp
    sadrazam olabilmiş. Saltanat kavgalarının uzağındaki halk da tılsımlı
    gömleklerden payına düşeni almış. Dönemin tarikat dergahlarında,
    sarılıktan, akrep sokmasından korunmaya yönelik hazırlanan gömlekler
    arasında kadınları eşlerine şirin gösteren gömlekler de var. İç
    gömleklerden günümüze ulaşanlar, üzerlerindeki leke hatta yaka
    kirleriyle duruyor; çünkü bu gömleklerin yıkanması mümkün değil.

    Bir de hiç kullanılmadan kaldırılan gömlekler var koleksiyonda. Tezcan,
    “Sarayda her şeyin bol bol yedeği vardır. Elimizde yüzlerce giyilmemiş
    bebek elbisesi var.” diyor. İpeğin nadir kullanıldığı bu alanda
    tılsımlı takke ve takma yakalar da var. Takma yakayla ilgili bir
    açıklamaya rastlamayan Hülya Tezcan, kendince bir çıkarımda bulunuyor:
    “Yaka, sultanların törenlerde giydiği kaftanın yaka kesimine benziyor.
    Üzerindeki iplik izlerine bakılırsa kötülüklerden korunma niyetiyle
    kaftanın içine monte edildiği söylenebilir.”

    Gömlekler şimdi koruma altında; sergilenmek için özel izinle saraydan
    çıkarılabiliyorlar; ancak kimi zaman hiç hesapta olmayan çok daha özel
    istekler olabiliyor. Tezcan, Osmanlı Hanedanı’ndan ismini açıklamadığı
    bir kadının şifa bulmak için tılsımlı gömleklerden birini giyerek bir
    müddet beklediğini ve sonra teşekkür ederek ayrıldığını söylüyor. Hülya
    Tezcan yaklaşık 30 yıldır gömlekler arasında yaşasa da tılsımlarını
    çözmeye hiç çalışmamış. “Bir şifre var, bu açık; ama o rakamları ve
    harfleri çözmek uzmanlık gerektirir. Kaldı ki, giysilerin üzerindeki
    gubarî hatla yazılan Arapça metinler bile daha okunmadı. Gömleklerin
    hem dokuması hem de deseni itibariyle gerçek bir sanat eseri olduğunu
    kabul etmeliyiz. Dokuma üzerine çalışanlar da 8 bin çözgü teliyle
    dokunan Gülistanî Kemha tekniğini henüz çözemediler.” Hülya Tezcan’ın
    hazırladığı Padişah Giysileri kitabı önümüzdeki günlerde Kültür
    Bakanlığı tarafından yayımlanacak.

    Şifreyi çözmek Türk tekstiline yeni bir açılım getirecek

    Türkiye’de tılsımlı gömlekler üzerindeki şifreyi çözmeye çalışan tek
    isim Mehlika Orakçıoğlu. Bilinen tek isim demek daha doğru; çünkü
    gömleklere ulaşma hususunda Hülya Tezcan’la bağlantıya geçmiş başka
    biri yok. 1998’den bu yana “Türk Tekstilindeki Kültürel Etkiler”
    başlıklı doktora tezi üzerinde çalışan Orakçıoğlu, şu günlerde 2.
    Selim’in gömleğini inceliyor. Şimdilik gömleğin ön yüzündeki küçük
    karelere yerleştirilen rakamlarla Fetih Sûresi’nin kodlandığını
    keşfetmiş. Tezini Londra’daki bir üniversite’de hazırlayan Mehlika
    Hanım, İngiliz danışmanlarının kendisini bu alana yönlendirdiğini ve
    asıl niyetlerinin gömlekler üzerindeki kodlama sistemini çözerek
    günümüz tekstiline yeni bir açılım kazandırmak olduğunu söylüyor: “Bu
    konu, dışarıda daha çok ilgi topluyor. Harvard Üniversitesi bütün
    imkanlarını ücretsiz olarak seferber etti mesela. Sonunda neye
    ulaşacağımı bilmiyorum. Kodlama sistemini günümüze uyarlamayı
    başaramasam bile bu tez bitirilmeyi hak ediyor. Fakat çözebilirsem yeni
    tekstil tasarımları oluşturmak zor olmayacaktır.”

    Osmanlı tekstilini incelerken siyaset, ekonomi ve tarihten yararlanmak
    gerektiğini söyleyen Orakçıoğlu, tılsımlı gömlekler üzerinde dörde
    yakın formül kullanıldığını tespit etmiş. Uzun yazılar yerine rakamlar
    ve harfler tercih etmek sınırlı zemini verimli kullanmayı sağlıyor.
    Ancak altta, gündelik hayatta pratik olma felsefesi yatıyor. Nitekim
    Osmanlı döneminde tüccarların uzun cümleler yerine kelimelerin sayısal
    değerleriyle anlaştığı biliniyor. Gömlekler üzerindeki geometrik
    desenler ve kodlanan rakamlar bir matematik dehasına da işaret ediyor.
    Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın Türk İslam Kültürü’nde Ebced Hesabı ve Tarih
    Düşürme (Ötüken Yayınları) adlı kitabından faydalanan Orakçıoğlu, Mimar
    Sinan’ın da eserlerinde ebced hesabı kullandığını hatırlatıyor.

    Mehlika Orakçıoğlu sadece bir gömlek üzerinde çalışıyor. İncelenmeyi
    bekleyen onlarca tılsımlı gömlek olduğu hesaba katılırsa gömleklerin
    dilinin çözülmesinin hayli vakit alacağı söylenebilir. Fakat onun
    halihazırda çözdüğü bir figür var. Yavuz Sultan Selim’in kaftanı
    üzerindeki desenleri inceleyerek ‘ellerini gökyüzüne açmış yakaran
    insan figürü’ne ulaşan Orakçıoğlu, yurtdışında bu kaftan üzerine üç
    konferans vermiş. Sanatkârın desenler arasına ustaca gizlediği figür,
    kutsal hazineleri İstanbul’a taşıyan ve ilk Osmanlı Halifesi unvanını
    alan Yavuz’un İslamî esasların koruyucusu olduğunu simgeliyor. Mehlika
    Hanım’a göre, görsel bir illüzyon halinde kimi zaman açıkça görünüp
    kimi zaman da desenler arasında yiten figürü doğrudan Yavuz Selim’e
    atfetmek de mümkün.

      Forum Saati Salı Kas. 05, 2024 12:27 am